Neden Dogrudan Ekim
Bitki gelişimi, toprak-su muhafazası ve mekanizasyon işlemleri için istenilen ortamın oluşturulması amacıyla farklı yöntemlerle toprak koşullarını değiştirmeye ve iyileştirmeye yönelik olarak toprağın elden geçirilmesi işlemi toprak işleme olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye’de toprak işleme yöntemleri ile ilgili olarak 1931 yılında Numan Kıraç tarafından çalışmalar başlatılmış ve uzun yıllar üzerinde durulmuştur. Toprak işleme mutlak gerekli görüldüğü için işleme zamanı ve kullanılması gereken aletlere ilişkin öneriler geliştirilmiştir. Verimlerde gözlenen artışlar, yapılan destekler ve gelişen makine ekipman parkının sağladığı kolaylıklar sayesinde çiftçilerimiz de kendilerine önerilen toprak işleme yöntemlerini genel olarak benimsemişlerdir. Zamanla artan toprak işleme maliyetleri ve zaman kısıtlaması toprak işlemede yenilenmeyi zorunlu kılmıştır. Ortaya konan sonuçlarda toprak işleme zorunlu görülmeye devam etmiş ve kullanılan ekipman düzeyinde farklılıklar önerilmiştir. Bu esnada çiftçilerde toprak işlemenin daha ekonomik olabilmesi adına anız yakmayı genel bir uygulama haline getirmiştir.
Gelenekselleşen toprak işleme ile toprak organik madde içeriğinin düşmesi, verimli toprakların erozyona açık hale getirilmesi, toprakların fiziksel ve kimyasal olarak değer kaybına uğratılması ve yağışların etkili olarak kullanılamaması sonucu ortaya çıkarken üretim maliyetleri de artmıştır. Ayrıca pullukla toprak işleme ise, iyi ekim nöbetlerinin yerleşmesine ve ekimin uygun koşullarda yapılmasına engel oluşturmaktadır.
Geleneksel toprak işlemenin ortaya çıkardığı bu sorunların giderilmesi ve değişen iklime uyum sağlanmasına yönelik arayışlar içerisinde, günümüzde doğrudan ekim iyi bir çözüm yöntemi olarak görülmektedir.
Doğrudan ekim; hasattan itibaren ekime kadar geçen dönemde herhangi bir nedenle toprak işleme yapılmadan ve ekimin ön bitkiye ait anızlarla kaplı tarlada % 20’ den daha az yüzey toprağının açılarak yapıldığı sistemdir.
Sistemin başarılı olması içinde toprakların işlenmemesi, farklı bitkilerin art arda sıralandığı ekim nöbeti uygulanması ve toprak yüzeyinin ekili bitki ya da hasat edilen ürünün anızları ile kaplı olması gerekir. ağmur sularının toprağa giriş hızı ve miktarı hızı artmakta, yüzey akışlarıyla ve buharlaşma yoluyla topraktan kaybolan su azalmaktadır. Y
Doğal kaynaklar üzerinde olumlu gelişmeler yaşanırken çiftçilerde toprakları işlenmediği için işgücünden tasarruf ederek, yakıt tüketimini azaltmakta ve üretim maliyetlerini aşağıya çekerek karlılıklarını arttırmaktadır. Ekim nöbetleri uygulaması ile işgücü isteği farklı zamana yayılmakta, gelir dağılımı çeşitlendirilerek olası verim ve fiyat dalgalanmalarından daha az etkilenilmektedir. Tarla yüzeyinin bitki ya da anızla kaplı tutulması, gelen yağışın verimleri artırmasına neden olmakta ve erozyon yoluyla verimli toprakların kaybolmasına engel olurken, zamanla gübre ve diğer kimyasalların kullanım miktarını da azaltmaktadır.
Bu olumlu sonuçların gözle görülür olması için de, yerelde yapılan çalışmaların önemi büyüktür. Bunun ülkemizdeki en güzel örneğini Konya ili Sarayönü ilçesinde görmek mümkündür. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü öncülüğünde yapılan çalışmalarda doğrudan ekimi yerelde görerek uygulamaya aktaran çiftçiler, bunu hızlı bir şekilde benimsemiştir.
Doğrudan ekime başlangıç aşamasında, yakalanan başarının sürdürülerek daha iyi noktalara taşınması için uygun bir doğrudan ekim makinesi yanında toprakların işlenmemesi, ekim nöbeti uygulanması ve yüzeyin bitki ya da anızla kaplı tutulması gerektiği bilinmelidir. Böylece çiftçilerimiz tarımsal üretimden elde ettikleri gelirlerini artırırken, sahip oldukları toprakları gelecek nesillere daha verimli bir şekilde emanet etme güvencesine de sahip olacaklardır.